🥎 Prof Dr Ibrahim Yanmış Iletişim

İletişim Mail iacikbas[at]pau.edu.tr; Telefon 0 (258) 296 2469 - 2571 Adres Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı AhmetYesevi Üniversitesi’nin sosyal medya kanallarından canlı olarak yayınlanan toplantıya konuşmacı olarak katılan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın, projeye katkı sunan herkese teşekkür ederek, projenin web sitesinin bile içerik anlamında çok zengin olduğunu söyledi. TürkPlastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği üyesi olan Aşkar, güzel sanatlar, el sanatları, bilim-teknoloji ve şiir yazmak hobileri arasında bulunuyor. Çok sayıda makalesi bulunan Doç. Dr. Aşkar, halen serbest hekim estetik ve plastik cerrahi uzmanı olarak çalışmalarını başarı ile sürdürmektedir. Click for Prof. Dr. İbrahim Ortaş: Ağaçlandırma Yapılacaksa Ekolojik İlkelere Uygun Olmalıdır. Son bir haftada Akdeniz ve Ege kıyı şeridinde yaşanan orman yangınları aynı zamanda hepimizin canını da yakıyor. Çoğu zaman her tarafta çaresiz insanların yardım çığlıkları yürekleri dağlıyor. BizeMesaj Gönderin Sorularınız varsa veya sorun yaşıyorsanız, lütfen bize yazın! Adres Rasimpaşa Mahallesi, Nemlizade Sokak, Karakuyu Apt. No : 1/4 Rıhtım / Kadıköy / İstanbul İletişim Bilgileri drykurt@yahoo.com (0216) 450 47 27 Sosyal Medya Instagram Facebook YouTube Google EmekliÖğretim Elemanları | Marmara Üniversitesi | Köklü geçmiş, güçlü gelecek Ör: "Hakan" , "Hakan Yıldız", "Prof", "2003") Arama türü: Ad, Soyad veya Her İkisi Unvan Emeklilik Yılı Fakülte ve bölüm bazlı arama için tıklayınız.. OHCgYc. Bayındır'da yaşayan Ali Merter Gergin 28, 13 Haziran 2019'da çıktığı evine geri dönmeyince ailesi de polise kayıp başvurusunda bulundu. Gergin'in cinayete kurban gitmiş olabileceği ihtimalini de değerlendiren İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, çalışma duyarlı iz takip ve kadavra köpeği ile ilçede arama yapan ekipler, Ali Merter Gergin'in yanmış cesedini, dere kenarında buldu. Olayla ilgili gözaltına alınan Mustafa Arabacı 32 ve İbrahim Çepiç 34 tutuklandı, Osman Tanış 25 ve Gamze Y. 25 ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturmanın ardından Arabacı, Çepiç ve Tanış hakkında; 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme', Gamze Y. hakkında ise 'suç delillerini yok etme ve gizleme' suçundan Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava süresinde sanıklardan Mustafa Arabacı, Ali Merter Gergin'i, eşini rahatsız ettiği için darbettikten sonra derenin kenarına bıraktıklarını ancak öldürmediklerini söyledi. Mütalaasını veren savcı, sanıklar Çepiç ve Arabacı için ayrı ayrı 'canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak' ve 'suç delillerini gizlemek' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 12'şer yıla kadar hapis cezası istedi. Diğer sanıklar Osman Tanış için 'kasten yaralama' ve 'suçun işlenmesine yardım etme' suçlarından toplam 15 yıla kadar, Gamze Y. için ise 'suç delillerini yok etme ve gizleme' suçundan 5 yıla kadar cezaları talep TAHRİK İNDİRİMİYLE CEZA ALDILARGeçen yıl Aralık ayında görülen karar duruşmasında sanık Mustafa Arabacı, 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapse çarptırıldı, cezası ağır tahrik indirimiyle 18 yıl hapse çevrildi. Arabacı'ya ayrıca 'cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçunu birden fazla işlediği için de 8 yıl hapis cezası verildi. İbrahim Çepiç'e ise 'kasten öldürme' suçunda önce müebbet hapis cezası verildi. Daha sonra bu cezasında suça yardım ettiği karar verilerek indirime gidilip, 15 yıl hapse çevrildi. Çepiç, 'cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan da 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, sanık Osman Tanış'a 6 ay hapis cezası verip, Gamze Y.'nin ise beraatine karar DAHİL TARAFLAR KARARI İSTİNAFA TAŞIDITaraf avukatları ve mahkeme savcısı, verilen kararlara çeşitli nedenlerle itiraz edince dosya İstinaf Mahkemesi'ne taşındı. Dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararlarının kanunlar ve hakkaniyete uygun olarak verilip verilmediğinin ancak yeniden yargılama yapılarak anlaşılabileceği görüşüne vardı. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren Ceza Dairesi, Arabacı ve Çepiç'in İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1'inci Ceza Dairesi'nde yargılanmasına karar Merter Gergin'in ailesinin avukatları Elif Büşra Berber ve İslam Gezer, İstinaf kararını değerlendirdi. Berber, "Tutuklu sanıklar yargılama boyunca çelişkili ifadeler vermişlerdir. Sanıkların suçu iştirak halinde işledikleri sabittir. İstinaf dilekçemizde de belirttiğimiz gibi sanıklardan Mustafa Arabacı adına hükmedilen cezada, sanığın soyut beyanları ile uygulanan haksız tahrik indiriminin, yapılacak olan duruşma neticesinde kaldırılmasını ve sanığın üst sınırdan cezalandırılmasını talep etmekteyiz" dedi. CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA MANİSA’DA EĞİTİM VE KÜLTÜR HAYATINA GENEL BİR BAKIŞHakkı UYAR*Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Manisa’da EğitimYüzyıllar boyunca Türk egemenliğinde kalan Manisa, Cumhuriyet dönemine kadar önemli bir eğitim ve kültür merkezi olma özelliğini korudu. Manisa’nın yüzyıllardır ticaret yolları üzerinde olması, tarım ekonomisine dayanan Osmanlı Devleti’nde Manisa’nın önemli bir yer taşıması[6] ve ayrıca bazı Osmanlı şehzadelerinin burada valilik yapmaları bunun temel döneminde eğitim hayatında rol oynayan iki temel kuruluş vardı. Medrese ve Sıbyan mektepleri. Çağatay Uluçay’a göre, Manisa’da yer alan medreseler şunlardı İshakiye, Ali Bey, Elvan Beyoğlu, Sinan Çelebi, Veled Bey, Çeşnigir, Hatuniye, Muradiye, Sultaniye, Tekye, İbrahim Çelebi, Kara Yunus, Hamza Efendi, Hüsrev Ağa, Derviş Ağa medreseleri ile Karaosmanizade Eyüp Ağa’nın Çeşnigir Camii yanında yaptırdığı medrese[7].16. yüzyıldan itibaren gittikçe dinsel bir eğitim vermeye başlayan medrese ve sıbyan mektepleri yetersiz, çağdışı ve teokratikti; Avrupa’daki gelişmelerden Coğrafi keşifler, Rönesans, Reform, Hümanizma, Aydınlanma, Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi... ilanından sonra Avrupa’daki gelişmelere ayak uydurmak için daha köklü reformlar yapılmaya başlandı. Bu bağlamda; Batı’nın eğitim kurumları örnek alınarak iptidai, rüşdiye, idadi ve sultaniler kuruldu. Ülkenin her tarafına yaygınlaştırılmak istenen bu eğitim kurumları, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Manisa’da da açıldı[8].1908 yılına gelindiğinde, Manisa’da öğrenim çağındaki Türk ve Müslüman çocuklarının % Gayrimüslim Ermeni, Yahudi, Rum vd. çocuklarının % okula gidebiliyordu[9]. Bu da gösteriyor ki, Gayrimüslim çocukların Türk ve Müslüman çocuklara göre, okula gitme oranı kat Yıllarında Örgün EğitimCumhuriyet ilan edildiğinde, Yunan işgalinden henüz kurtulmuş olan Manisa’nın büyük bölümü yanmış ve yıkılmıştı. Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi; yoksulluk, geri kalmışlık ve bulaşıcı hastalıklar burada da egemendi. Halkın yaklaşık % 80’i köylerde ilk yıllarında sayısı 900 civarında olan Manisa köylerinin 935 köyün 875’i muhtarlıktı ve 681’inde Köy Kanunu uygulanıyordu büyük bölümünde okul yoktu. Dağ köylerinin nüfusu ova köylerine göre daha azdı ve yine dağ köyleri ova köylerine nazaran daha geriydi. 1923 yılında Manisa köylerinin % okul vardı. 1950 yılında bu oran yaklaşık 4 kat artarak % ulaştı[10].1923 yılında, Manisa köylerinde 98 öğretmen görev yapmaktaydı. Bu öğretmenlerin her birinin bir köyde öğretmenlik yaptığını düşünecek olursak, en iyimser tahminle Manisa köylerinin ancak 98’inde okul bulunuyordu. 1950 yılında okullu köy sayısı 379’a ulaştı. Tüm il çapındaki okul sayısı ise 411 idi[11].Manisa’da Cumhuriyet’in ilk yıllarında öğrenim çağındaki çocukların okula gidebilme oranı % 30 civarındaydı. 27 yıllık bir zaman diliminden sonra, 1950 yılında bu oran şehirlerde % 87, köylerde % 47, il genelinde ise % 67 oranına ulaştı[12].Ele aldığımız dönemde, öğrencilerin kültürel etkinliklere katıldıklarını, müsamereler düzenlediklerini, kurdukları izci teşkilatlarıyla geziler yaptıklarını ve sergiler açtıklarını görmekteyiz. Aynı yıllarda öğrenci velilerinin oluşturdukları “himaye cemiyetleri ” de yoksul öğrencilerin gereksinimlerini kitap, defter, yiyecek, giyecek vs karşılıyordu[13].Öğretmenler bu dönemde en kalabalık aydın grubunu oluşturuyordu. Türk Devrimi’nin toplumsal tabanda benimsetilmesinde, “devrimin misyoneri” görevini yaptılar. Millet mektepleri, Muallim birlikleri, kulüp ve dernekler, Türk Ocakları, Halkevleri gibi kültürel kuruluşlarda etkin bir şekilde çalışarak üstün bir verimlilik gösterdiler[14].Cumhuriyetin ilk yıllarında Manisa’da bir ortaokul bulunuyordu. 1945 yılında açılan Manisa Lisesi’nin bünyesinde bir de ortaokul mevcuttu. Manisa’daki meslek okulları arasında Orta Ticaret Mektebi, Akşam Kız Sanat Okulu, Kız Enstitüsü, Erkek Sanat Okulu, Erkek Sanat Enstitüsü de yer alıyordu[15].Cumhuriyetin İlk Yıllarında Kültürel EtkinliklerTürkiye’de 1930’lu yıllar, üst yapıda gerçekleştirilen devrimlerin toplumsal tabanda benimsetilme yılları oldu. Ekonomik alanda devletçilik ilkesiyle hızlı bir kalkınma ve toplumsal refahı arttırma çabalarına girişildi. Ayrıca, eğitim ve kültür alanında yapılan köklü devrimlerle “Cumhuriyetİdeolojisi” halka benimsetilmeye ve geliştirilmeye bağlamda; Millet mektepleri, Halk okuma odaları, Muallim birlikleri, spor kulüpleri, eğitim ve kültür alanında etkinlikte bulunan dernekler, Türk Ocakları, Halkevleri, Halkodaları, Köy Eğitmenleri, Köy Enstitüleri ve köylüye yönelik çeşitli kurslar büyük başarı sağladı[16].Türkler yüzyıllar boyunca Arap alfabesini kullandılar. Bu alfabe, Türkçe’nin gereksinimlerini karşılamıyordu. Türk halkı da bu nedenle Arap alfabesini öğrenmekte güçlük çekiyordu. 1928 yılında halkın ancak yaklaşık % 10’u okuma yazma biliyordu. Atatürk, hem bu nedenle hem de Türk kültürünü Arap kültürünün etkisinden kurtarmak amacıyla Yeni Türk Alfabesi’nin kabulünü sağladı 1928. Yeni alfabeyi halka hızlı bir şekilde öğretmek amacıyla Millet mektepleri kuruldu. En büyük verimini 1929-1935 yılları arasında gösteren Millet mekteplerinden bu dönem içerisinde yüz binlerce kişi mezun yılları arasında, Manisa’da açılan Millet mekteplerinde okuyan öğrenci sayısı civarındadır. Bu, Manisa nüfusunun % 12’si kadardır. Okuma yazma öğrenenlerden öğrendiklerini unutmamaları ve pekiştirmeleri için, özellikle köylerde Halk Okuma Odaları kuruldu. 1933-34 öğretim yılında Manisa’da 122 Halk Okuma Odası Devrimi’nin tamamlayıcısı olan Dil Devrimi çerçevesinde Ezan Türkçeleştirildi. 1932-33 yılında Manisa’da da Türkçe okunmaya başlandı. Bu konuda açılan kursu, ManisaOrtaokulu Müzik öğretmenlerinden Osman Bey yönetti ve müezzinlere Türkçe Ezan okumayı öğretti[17].Kültürel hayatta rol oynayan kuruluşlardan biri de Muallim Birlikleri idi. Öğretmenleri örgütleyen bu dernek, halkın kültür düzeyini yükseltmek amacıyla kurslar düzenliyor, konferanslar veriyordu. Manisa’nın merkezinde, Akhisar, Kırkağaç, Kula, Salihli ve Soma’da belirleyebildiğim kadarıyla 6 Muallim Birliği ilk yıllarında spor kulüpleri, sportif çalışmalarının yanı sıra, halkın eğitim ve kültür hayatına katkıda bulunacak sosyal ve kültürel etkinlikler de yapıyordu. Bu kulüplerin futbol, avcılık, binicilik, bisiklet, voleybol, tenis, bando, müzik, temsil ve tiyatro gibi spor ve kültür şubeleri vardı. Manisa’daki spor kulüplerinden bazıları şunlardı Manisa Esnaf Spor Birliği, Manisa Yıldırım Spor Birliği, Akhisar Gençler Birliği, Akhisar İdman Yurdu Kulübü, Salihli Gürbüzler Yurdu, Bozkurt Spor Kulübü, Kırkağaç Yıldız Spor Kulübü, İdman Kulübü, Gençler Birliği, Turgutlu Gençlik Yurdu, Soma Türk İdman Kulübü, Alaşehir Gençler Birliği, Gördes Gençler Birliği...Manisa’da kültürel hayatta rol oynayan dernekler arasında Himaye-i Etfal Cemiyeti Çocuk Esirgeme Kurumu, Yardımsevenler Cemiyeti ile Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti de yer alıyordu. Derneklerin Manisa merkezde ve ilçelerde şubeleri vardı[18].İkinci Meşrutiyet yıllarında, İttihat ve Terakki’nin “kültür ” kuruluşu olarak kurulan ve ulusçu ilk dernekler arasında yer alan Türk Ocakları, Cumhuriyet döneminde tekrar faaliyete geçti. Halka yönelik eğitim ve kültür çalışmaları yapan Türk Ocakları, konferans, kurs, kitap yayını, gece dersleri, eğlence, tiyatro gibi etkinliklerde bulunuyordu. Türk Ocaklarının kapatıldığı 1931 yılında Türkiye’de 276 Türk Ocağı vardı. Bunların 12’si Manisa’daydı Manisa Merkez, Turgutlu, Gördes, Soma, Kula, Kırkağaç, Palamut, Salihli, Akhisar, Demirci, Alaşehir ve Ahmetli Türk Ocakları[19].1932 yılında Türk Ocakları’nın yerine Halkevleri kuruldu. Manisa’da ilk Halkevi 1933 yılında açıldı. Manisa merkezde açılan bu Halkevi’ni diğer ilçelerde açılan Halkevleri izledi. Halkevleri 9 dalda çalışıyordu 1. Dil, tarih ve edebiyat; 2. Ar Güzel sanatlar; 3. Gösterit Temsil; 4. Spor; 5. Sosyal yardım; 6. Halk dershaneleri ve kursları; 7. Kitapsaray Kütüphane ve yayın; 8. Köycülük; 9. Müze ve sergi. 1940 yılında, Halkevleri’nin küçük birer örneği olarak Halkodaları kurulmaya başlandı. 1945 yılında Manisa’da 14 Halkevi, 69 Halkodası vardı. 1950 yılına kadar geçen süre içerisinde Halkevi sayısı 15’e, Halkodası sayısı 86’ya ulaştı[20].Köy ve köylüye yönelik etkinlikler arasında Köy Eğitmenliği, Köy Enstitüleri, Gezici Köy Demircilik ve Marangozluk Kursları, Köy Kadınları Gezici Kursları yılında askerliğini onbaşı veya çavuş olarak yapan, okuma yazma bilen gençlerden öğretmen eğitmen olarak yararlanmak amacıyla Eğitmen Kursları açılmaya başlandı. Manisa’da 1938 yılında Horozköy’de Eğitmen kursu açıldı. Kursun açılışında o yıllarda Manisa’da Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan M. Rauf İnan’ın büyük rolü oldu. 1938, 1939 ve 1940 yıllarında, üç yıl boyunca Eğitmen yetiştiren bu kurstan 200 eğitmen yetiştirildi. 1937 yılında Manisa’nın 900 civarındaki köyünün sadece 140’ında öğretmen vardı. Eğitmenlerin mezun olmasıyla okulu ve öğretmeni bulunan köy sayısı arttı. Eğitmenler özellikle dağ köylerine yılında Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla, köye öğretmen gönderme sorununa köklü bir çözüm bulunmuş oldu. Açılan 21 Köy Enstitüsü’nden binlerce genç mezun oldu ve binlerce köy okula, yüz binlerce çocuk öğretmene kavuştu. İlk olarak 1943-44 öğretim yılında Manisa köylerinde göreve başlayan Enstitülü öğretmenlerin sayısı gün geçtikçe arttı. 1950 yılında Manisa köylerindeki Enstitülü öğretmen sayısı 300 kadın ve erkeklerini eğiterek, köydeki temel ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamak, yaşam düzeylerini yükseltmek amacıyla açılan köy kursları çok yönlüydü. Erkeklere yönelik olarak demircilik ve marangozluk, kadınlara yönelik olarak da biçki-dikiş, ev yönetimi ve çocuk bakımı gibi alanları kapsıyordu. 1939-40 yıllarında açılmaya başlayan bu kurslarda yüzlerce kişi eğitim gördü[21].SonuçGeleneksel toplum yapısından tarım ekonomisi, dinsel-monarşik devlet yapısı, dinsel cemaatlere dayalı toplum ve kırsal ağırlıklı yerleşme modern toplum yapısına sanayileşme/kapitalistleşme, ulus-devlet, aydınlanma, bireyselleşme ve kentleşme geçmek Cumhuriyet yönetiminin ana hedefiydi. Modernleşme amacıyla gerçekleştirilen devrimleri, topluma benimsetmek Cumhuriyet rejiminin yaşaması açısından son derece önemliydi. Bu, toplumsal refahı arttırıcı önlemlerin alınmasından başka, eğitim ve kültür alanında yapılacak atılımlara da Cumhuriyeti, 1923-50 yılları arasında eğitim ve kültür alanlarında gösterdiği başarıyla “Eğitim ve Kültür Devleti” olma yolunda büyük başarı sağladı. Bu başarılarda, Millet Mektepleri, Halk Okuma Odaları, Muallim Birlikleri, Türk Ocakları, Spor Kulüpleri, Dernekler, Halkevleri, Halkodaları, Köy Eğitmenliği Örgütü, Köy Enstitüleri ve köylüye yönelik olarak açılan kursların büyük rolü gelinen noktada, Cumhuriyetin 80. yılında önemli bir ilerlemenin kaydedildiğini söylemek gerekir. Söz konusu ilerlemeyi Manisa özelinde rakamlarla ifade edecek olursak 2001-2002 öğretim yılı itibarıyla; Manisa’daki okul sayısı Anaokulu, Ana Sınıfı, İlköğretim Okulu, Lise 1092’dir. İlköğretim Okulu ve Lise sayısı 844’dür. Bunların 723’ü ilköğretim okulu, 121’i lisedir genel, mesleki ve teknik. Cumhuriyetin ilk yıllında 1923 tüm Türkiye’deki lise sayısı 23’tü. Manisa’daki ilköğretim okulu ve lise öğretmeni sayısı 1923’te tüm Türkiye’deki öğretmen sayısı ilk, orta ve lise Bugün sadece Manisa’daki öğretmen sayısı, 1923’te tüm Türkiye’deki öğretmen sayısına yakındır. Bugün Manisa’daki ilköğretim ve lise öğrenci sayısı 1923 yılında bu rakam tüm Türkiye için Rakamsal boyutuyla baktığımızda 1923’te tüm Türkiye’deki okul, öğretmen ve öğrenci sayısına bugün Türkiye’nin 81 ilinden biri olan Manisa sahiptir. Bu gelinen nokta, büyük bir ilerlemeyi ifade etmektedir; ancak, yeterli olduğunu da söylemek mümkün değildir.*Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü[6] Feridun M. Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, Türk Tarih kurumu yay., Ankara, 1989, s. 65, 222.[7] Çağatay Uluçay-Besim Darkot, “Manisa”, İslam Ansiklopedisi, c. VII ss. 288-294, s. 293 Tarihçe kısmı Çağatay Uluçay tarafından yazılmıştır.[8] Hakkı Uyar, Cumhuriyet Döneminde Manisa’da Eğitim 1923-1950, DEÜ AİİTE yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İzmir, 1993, s. 4.[9] Uyar, agt., s. 4.[10] Uyar, agt., s. 20, 93.[11] Uyar, agt., s. 20.[12] Uyar, agt, s. 11.[13] Uyar, agt., ss. 12-15.[14] Uyar, agt., s. 18.[15] Uyar, agt., ss. 21-31.[16] Bu kuruluşların Manisa ili bazında ayrıntılı bir değerlendirmesi için bkz. Uyar, agt.[17] Ayrıntılı bilgi için bkz. Uyar, agt., ss. 32-42; Devlet İstatistik Enstitüsü Müdürlüğü, Maarif 1933-34 Halk Okuma Odaları ve Umumi Kütüphaneler İstatistiği, İstanbul, 1935, ss. 3-25.[18] Ayrıntılı bilgi için bkz. Uyar, agt., ss. 43-52.[19] Ayrıntılı bilgi için bkz. Uyar, agt., ss. 53-60.[20] Ayrıntılı bilgi için bkz. Uyar, agt., ss. 61-87; CHP Halkevleri ve Halkodalarının Yurt İçinde Dağılışları,Ankara, 1945, ss. 54-56.[21] Ayrıntılı bilgi için bkz. Uyar, agt., ss. 88-108.[22] 1923 yılındaki veriler için bkz. Necdet Sakaoğlu, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi, İletişim yay., İstanbul, öğretim yıl verileri Manisa valiliğinden alınmıştır. Patates bağırsak kanserine karşı güçlü bir önleyici ve bağırsak kanseri hastalarında destekleyici tedavi gücü olan bir sebzedir. Kullanılacak olan patateslerin kesinlikle yeşillenmemiş, filizlenmemiş, kararmamış ve de yara almamış olmalarına dikkat etmek gerekir. Yeşillenmiş patates solanin maddesi içermektedir. Patateslerinizi kesinlikle buzdolabında koruma altına almayınız. Çünkü soğuk ortamlarda koruma altına alınan patateslerde, redükleyici özelliği olan şeker oluşur. Redükleme özelliği olan bu şeker, acrylamid maddesinin ön basamaklarını teşkil eder. Acrylamid klinik deneyler ile kanıtlanmış kanserojen bir maddedir. Patateslerinizi ne kadar çok sıcak ortamlarda koruma altına alırsanız, içerdiği nişasta o kadar hızlı şekere dönüşür. Bu sağlık açısından istenmeyen bir durumdur. Patatesin içerdiği nişasta çok fazla oranda şekere dönüşmüş ise pişirilme esnasında kararmaya başlar. Soyduktan sonra havayla çok uzun zaman temas ettirirseniz patatesleriniz kararmaya başlar. Bu kararma zararlı değildir. Bu durum her ikisinin de içerdiği karbonhidratın oksitlenmesinden kaynaklanmaktadır. Patatesler pişmeye başlarken bu kararma hatırlatmakta fayda görüyorum, eğer satın aldığınız papatesler dıştan kararmış ise veya soyarken kararmış kısımları varsa bu patatesleri kullanmayınız. Patateste bulunan glycoalkaloid’lerden önemli bir tanesi de alfa-lipoin asit’tir. Alfa-lipoin asit çok yönlü bir antioksidan olup, yağda ve suda çözünme özelliğine sahiptir. Yetişkin bir insanın bağırsaklarında sayıları 450 ile 500 arasında değişen farklı bakteriler bulunur. Henüz bu bakterilerin ancak yüzde 40’ını tanıyoruz ve hakkında bilgi sahibiyiz. Bu kadar çeşitli bakteri nasıl oluyor da bulunabiliyor diye bir soru sorabilirsiniz. Bunun sebebi, insanın çok farklı besin tüketmesinden dolayıdır. Beslenmemize dikkat ederek, bağışıklık sistemimizin sağlıklı çalışmasına ve güçlü kalmasına büyük ölçüde yardımcı olabiliriz. Kabukları soyulmadan kullanılmalı Beslenme şekilleri ve kanser üzerine yapılan araştırmalar, beslenmenin kalın bağırsak kanserinin oluşumunda rol oynadığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Siyah et ve hayvasal yağ tüketiminin ve de acetaldeyd, nitrozamin maddelerinin bağırsak kanseri için bir risk oluşturduğu, lifli besinlerin ise bu riski hem azaltığı hem de bağırsak kanserine karşı koruduğu bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Değerli okuyucu, bu açıklamalardan siyah et tüketimini tamamen durdurmak gerekir sonucunu kesinlikle çıkarmayınız. Ancak, ölçülü olmak gerekir. Yeri gelmişken hemen belirtmekte fayda görüyorum, ızgarası yapılmış hangi et olursa olsun, alev görerek siyahlaşmış yanmış kısımlarının tüketilmemesi gerektiğidir. Çünkü, alev görüp siyahlaşmış bu kısımlarda acrolein maddesi oluşmuş demektir. Acrolein, klinik deneyler ile kanıtlanmış kansere neden olan bir maddedir. Bağırsak kanserine karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanılan patatesin kabuklarında çok önemli etkin maddeler bulunmaktadır. Patates kür amaçlı olarak kabukları soyulmadan kullanılmak zorundadır. Değerli okuyucu, patatesin kabuğu değersiz bilinir. Bugüne kadar bu doğrultuda herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Belki şu an kendi kendinize şu soruyu soruyorsunuzdur, öyle ise sadece patatesin kabuklarını kullanarak kürü uygulayabilir miyiz? Hayır. Çünkü, patates ve kabuklarının içerdiği etkin maddelerin haşlama esnasında beraberce bulunması şarttır. Ne tek başına soyulmuş patates ne de tek başına kabukların haşlanmış kürü amaca uygun değildir. GÜNÜN KÜRÜ Kür 1 Bağırsak kanserini önleyici Kullanacağınız patatesler çamurlu veya kirli ise önce soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle ılık veya sıcak suda yıkamayınız. Soğuk suda yıkadıktan sonra, orta boy üç adet patatesi soymadan kabuğu ile birlikte yarım litre suda ağzı kapalı olarak patatesler çatlayana kadar haşlayınız. Haşlama işlemi bitince ılımasını bekleyiniz. İçilecek olan sadece ve sadece haşlama suyudur. Haşlama suyunu tülbentle süzerek ayırabilirsiniz. Haşlanmış patatesin kendisi ve kabukları tüketilmeyecektir. Haftada üç kez, bir ay boyunca aşağıdaki şekilde uygulanır. Her defasında taze olarak hazırlanması şarttır. Kesinlikle üç günlük kür için gerekli miktarı bir defada hazırlamayınız. Birinci gün 1 su bardağı İkinci gün 2 su bardağı Üçüncü gün 1 su bardağı Öğle yemeklerinden bir saat önce içilir. Bir ay tamamlandıktan sonra, daha sonraki aylarda üç günlük kür ayda bir defa uygulanır. Kür 2 Bağırsak kanserine karşı destekleyici Orta boy üç adet patatesi soymadan kabuğu ile birlikte yarım litre suda ağzı kapalı olarak patatesler çatlayana kadar haşlayınız. Üç ay boyunca hergün öğlen yemeğinden bir saat önce bir buçuk su bardağı içiniz. İçilecek olan sadece ve sadece haşlama suyudur. Her defasında taze olarak hazırlanması gerekir. Haşlama esnasında su kaybı olursa, su ilave edilebilir. BİLİYOR MUYDUNUZ? Tatlı patates Yeri geldiği için sizlere tatlı patates hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Tatlı patatesi zaman zaman pazarlarda bulmak mümkün olmaktadır. Bunlara şeker patatesi de denilmektedir. Eğer karaciğer yorgunluğunuz, hepatit şikâyetleriniz veya sarılık veya da karaciğer yetmezliği gibi rahatsızlıklarınız var ise çiğ olarak tüketmeyiniz. Çiğ olarak diyorum çünkü, bazı kimseler çiğ olarak şeker patatesinin tüketilmesinin faydalarının olduğuna inanmakta. Doğru bilinmesi gereken nokta şudur, karaciğere bağlı hangi rahatsızlığınız olursa olsun şeker patatesini çiğ olarak tüketmeyiniz. Etiketler Patatesin faydaları İbrahim Adnan Saraçoğlu Bartın Üniversitesi Spor Kulübü Sporcusu Şennur Demir Kazakistan’da düzenlenen Büyük Bayanlar Dünya Boks Şampiyonası’nda dünya 3’üncü olarak bronz madalya Türk Bayrağını dalgalandırma başarısı gösteren Demir, "Beni bu yolculukta yalnız bırakmayan çok değerli maddi manevi destekçim aileme, spora dönmem için sportofit performans akademi ekibi ile birlikte bana her türlü desteği sağlayan Prof. Dr İbrahim Yanmış hocam, fizik tedavi sürecinde benimle yakından ilgilenen fizyoterapist Gülşah Başandaç ve Pınar Balcı hocam, tekrar eski gücüme ve performansıma dönmemi sağlayan Özgür Çelikoğlu hocam, Sinem Mavili Hazır hocam, Muhammet Ali Kolu hocam, Handan Içyar hocam, Levent Yıldırım hocam milli takım arkadaşlarım, milli Takım antrenörlerim, İsa Daştan hocam, Nazım hocam, Abdülkadir hocam, sakatlığımda beni yalnız bırakmayan arkadaşlarıma teşekkür ederim" dedi. info GirişiÜye OlGoogle+ DoktorlarDOKTORLARTüm DoktorlarEstetik DoktorlarDermatoloji DoktorlarKalp & Damar DoktorlarGöz DoktorlarKBB DoktorlarıDİYET & BESLENMETüm Beslenme Uzmanlarıİstanbul Beslenme UzmanlarıAnkara Beslenme UzmanlarıAdana Beslenme UzmanlarıAntalya Beslenme UzmanlarıBursa Beslenme UzmanlarıDİŞ HEKİMLERİTüm Diş Hekimleriİstanbul Diş HekimleriAnkara Diş HekimleriAdana Diş HekimleriAntalya Diş HekimleriBursa Diş HekimleriKurumlarHASTANELERTüm Hastanelerİstanbul HastaneleriAnkara HastaneleriAdana HastaneleriAntalya HastaneleriBursa HastaneleriAMBULANSLARTüm Ambulanslarİstanbul AmbulanslarAnkara AmbulanslarAdana AmbulanslarAntalya AmbulanslarBursa AmbulanslarHastalıklarSağlık TurizmiDİŞ ESTETİĞİDiş Sağlığı MerkezleriDiş Tedavileriİstanbuldaki MerkezlerAnkaradaki MerkezlerDiyarbakırdaki MerkezlerYurtdışı Diş Sağlığı MerkezleriSağlık MenuTIP SÖZLÜĞÜGenel Tıp SözlüğüTıp Sözlüğü A Tıp Sözlüğü B Tıp Sözlüğü C-Ç Tıp Sözlüğü D Tıp Sözlüğü E UYGULAMALARİdeal Kilo HesaplamaVücut Yağ Oranı HesaplamaKalça & Bel OranıGünlük Kalori HesaplamaVücut Kitle İndeksiTahmini Doğum TarihiİletişimAnasayfaDoktorlarDahiliye İç Hastalıkları DoktorlarıAnkara Dahiliye İç Hastalıkları DoktorlarıProf. Dr. İBRAHİM GÜRDALProf. Dr. İBRAHİM GÜRDALDahiliye İç Hastalıkları DoktoruAnkaraİletişim BilgileriBu doktora ait hiç bilgi bulunamadı. Lütfen kendisi hakkında bilgi sahibi iseniz iletişim sayfamızdan bize bildiriniz.

prof dr ibrahim yanmış iletişim