⚾ Modals Of Deduction Konu Anlatımı

Theseverbs are all modal verbs, which means that they are generally used in combination with other verbs, and are used to change the verb's meaning to something different from simple fact. Modals express possibility, ability, prediction, permission, and necessity. "Ought" is probably the simplest of this set of modal verbs. Possession Modal, There is / There are Konu Anlatımı 6. – i Eğitim 4 6. “Have” kullanılarak bazı özel anlatımlar elde edilebilir. Have breakfast/lunch/diner kahvaltı yapmak Have a bath / a shower banyo yapmak / duş almak Have a rest / a holiday dinlenmek / tatil yapmak Modals– deduction (past): Grammar test 1. Read the explanation to learn more. Grammar explanation. We can use modal verbs for deduction – guessing if something is true using the available information. The modal verb we choose shows how certain we are about the possibility. This page focuses on making deductions about the past. must have Perfectmodals take a modal verb (could, should, must, might/may) and pairs it with a perfect tense phrase (have + past participle), which is how it gets its name. Don’t let the vocabulary confuse you! When we say perfect modals, we are not saying that these are modals that are perfect. Each of these modal constructions have slightly Modalverbs of deduction – summary chart . Download full-size image from Pinterest . may, might We use may and might to talk about things that are possibly true, but we don’t know for sure. He’s more than 2 meters tall. He might be a basketball player. (=perhaps he is) He says Betty is his friend, but I think she may be his girlfriend. Inthis light-hearted modals of obligation and prohibition activity, students write an imaginary classroom contract for their teacher. In groups, students read the student contract on the worksheet. Students then use modal verbs of obligation and prohibition to write a teacher contract about all the rules and regulations they think you should 🔊 deduction: tümdengelim: 🔊 deductively sound: Perfect Modals Konu Anlatımı. Bir cevap yazın Cevabı iptal et. E-posta hesabınız yayımlanmayacak. İngilizceGramer Konuları. Written by Konuşarak Öğren in İngilizce Dersleri. İngilizce Gramer deyince akla tonlarca konu, yüzlerce ünite gelmekte bu da sizleri, yani İngilizce sevdalılarını İngilizceden soğutmaktadır. Oluşan bu tablo sizi karamsarlığa sürüklemekle beraber İngilizce konusunda çalışmaya yönelik daha ilk 5- Deduction, logical conclusion (durumdan mantıksal sonuç çıkarma): A: Nancy is yawning. (Nancy esniyor.) B: She must be sleepy. (Uykusu gelmiş olmalı.) Logical conclusion: (Mantıksal bir sonuç çıkarma) C: Amy plays tennis everyday. She must like to play tennis. Amy her gün tenis oynuyor. O tenisten hoşlanıyor olmalı. Necessity Theyare the same in the first, second and third person. Great! I think I like these modals! You're right. Once you know the rules, they're pretty easy. Don't forget they are always followed by the infinitive form without to . We also use may / might + be + -ing for something happening right now or a possible future arrangement. hylAh. INGILIZCE MODAL VERBS FOR OBLIGATION, DEDUCTION, ABILITY AND POSSIBILITY – YÜKÜMLÜLÜK, KESINTI, YETENEK – TÜRKÇE KONU ANLATIMI Obligation / Necessity must / have to + infinitive Yükümlülük / Gereklilik must / have to + mastar “Must” and “Have to” have very similar meanings. Have to is more common for general, external obligations such as rules or laws. “Must” ve “Have To” nun anlamları birbirine çok yakındır.”Have to” kurallar ve yasalar gibi genel, harici yükümlülükler için kullanılır. Examples Örnekler You have to wear a seatbelt in a car. It’s the law Arabada kemer takman gerekir. Bu kanunen zorunludur I have to go to a meeting tomorrow. My boss says so Yarın bir toplantıya gitmem gerekiyor. Patronum öyle diyor I had to wear a uniform when I went to school. It was the rule Okula gittiğim zaman forma giymem gerekiyordu. Bu kuraldı “Must” is more common for specific or personal obligations. “Must” daha yaygın olarak belirli veya kişisel yükümlülükler bağlamında kullanılırlar. Examples Örnekler I must buy a new shirt for my interview. It’s my own decision Görüşmem için yeni bir gömlek satın almam gerekiyor. Benim kendi kararım You must be on time for the test tomorrow. Particular occasion Yarınki test için vakitli olman gerekiyor. Belirli vesile NB “Have to” is a normal verb and exists in all tenses whereas “must” is a modal verb and its only forms are”must” and “mustn’t”. NOT “Have to” normal bir fiildir ve tüm zamanlarda karşılık “must” bir gereklilik fiilidir ve tek şekilleri “must ve mustn’t” dır. You can also use “have to” and “must” for strong recommendations. “Have to” ve “must” kuvvetli tavsiyelerde bulunmak içinde kullanılabilir. Examples Örnekler You must go to Barcelona – it’s amazing! Barcelona’ya gitmelisin – harika bir yer! You have to visit the Blue Mosque while you’re in Istanbul. Istanbul’dayken Mavi Camii’yi Sultanahmet ziyaret etmen gerekir. No obligation / necessity don’t have to + infinitive. Yükümlülük / gereklilik bulunmadığı durumlarda don’t have to + mastar “Don’t have to” means you can if you want to but it’s not necessary. “Don’t have to” istersen yapabilirsin ama bu bir gereklilik değil anlamına gelir. Examples Örnekler You don’t have to go swimming if you don’t want to. İstemiyorsan yüzmeye gitmen gerekmiyor. You don’t have to pay for parking here. It’s free. Burada park etmek için ödemede bulunman bedava. Prohibition mustn’t + infinitive Yasaklama mustn’t + mastar “Mustn’t” is completely different to “don’t have to“. You can often use “can’t” or “be + not allowed to” instead of “mustn’t”. “Mustn’t” “don’t have to” ya göre tamamiyle olarak “mustn’t” yerine “can’t” veya “be + not allowed to” kullanabilirsiniz. Examples Örnekler You mustn’t drive down this street. It’s one-way. It’s against the law Bu caddeyi bu yönde yön. Bu yasaya karşı You mustn’t smoke here. You can’t smoke here. You’re not allowed to smoke here. It’s prohibited Burada sigara içmemen sigara sigara içmeye iznin yok. Bu yasaktır Deduction must/ may/ might/ can’t + infinitive Kesinti must/ may/ might/ can’t + mastar Use “must” when you are sure something is true. Bir şeyin doğru olduğuna eminseniz “must” kullanın. Examples Örnekler He has a big apartment in the city, a holiday house in Spain and he drives a Porsche. He must be rich! Onun şehirde büyük bir apartmanı, İspanya’da bir tatil evi var ve bir Porsche zengin olmalı! They must be out. There aren’t any lights on. Dışarıda yanmıyor. Use “may” or “might” when you think something is possibly true. Bir şeyin doğru olabileciği ihtimaline inanıyorsanız “may veya might” kullanın. Examples Örnekler He hasn’t arrived yet. He might be lost. O daha olabilir. She hasn’t called me. She may not have my number. Kendisi beni benim numaram bulunmuyor olabilir. Use “can’t” when you are sure something is impossible. Bir şeyin olmasının imkansız olduğunua eminseniz “can’t” kullanın. Examples Örnekler He can’t be ill. I saw him playing tennis this afternoon. Hasta bu öğleden sonra tenis oynarken gördüm. She can’t be English. She has a foreign accent. O İngiliz yabancı bir aksanı var. NB In this context, the opposite of must is can’t NOT mustn’t! NOT Bu bağlamda, “must” ın tersi “can’t” dir.”Mustn’t” DEĞİL! Ability and Possibility can/could/be able to + ınfinitive. Yetenek ve Olasılık can/could/be able to + mastar. “Can” is a modal verb and only has a present, past and conditional form. It can also be used with a future meaning. “Can” bir gereklilik fiilidir ve sadece bir şimdiki zaman, geçmiş ve şartlı şekli gelecek zamanı kasteden bir anlamda kullanılabilir. Examples Örnekler I can play the piano very well. Piyanoyu çok iyi çalabiliyorum. He could dance when he was young. Gençken dans edebiliyordu. Alice can’t come tonight. She has a migraine. Alice bu gece migreni var. Could you open the window, please? Pencereyi açabilirmisin lütfen? “Be able to” can be used in the present, past, future, present perfect and as a gerund or infinitive. “Be able to” şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek zaman, yakın geçmiş zamanda ve bir ulaç veya mastar olarak kullanılabilir. Examples Örnekler He has been able to speak English fluently since he returned from England. İngiltere’den döndüğünden beri İngilizce’yi akıcı olarak konuşabiliyor. I’d like to be able to cook Turkish food. Türk yemekleri yapabilmek istiyorum. Being able to sleep late is a luxury! Geç yatabilme imkanın olması bir lükstür! NB “be able to” in the present and past is more formal than “can” or “could”. NOT Şimdiki zaman ve geçmiş zamandaki “be able to” ,”can” veya “could” a göre daha resmidir. Modal’lar yardımcı fiil sisteminden yararlanan ama farklı fonksiyona sahip ünitelerdir. İngilizce'de Kipler Modallar. English MODALS. Dersi Dersleri. Nedir Nelerdir Nasıl Yapılır Kullanılır Kullanımı Kullanılışı. Örnekleri Örnek Cümleler. I don’t speak. Konuşmam. I can speak. Konuşabilirim. Görüldüğü gibi yardımcı fiiller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modal’lar anlamlarını yükleme katarlar. Can ...e bilmek güç, yetenek -bilir May. ..ebilmek olası, tahmin Be able to ..e bilmek Can’ e eşittir. Must ...meli, ...malı Must’ta zorunluluk söyleyenden kaynaklanır, -meli, -malı Have to zorunda olmak. Zorunluluk var Have to’da ise dışardan kaynaklanır. Should gerekir. Her ikisi de “tavsiye öneri” anlamında kullanılır. Ikisinin arasında Ought to gerekir. çok az bir nüans farkı vardır, aynı anlamda kullanılabilirler. Modal’ ların Kullanımı Modal’ lar çekimsizdir. Yani şahıslara göre değişmezler. Modal’lar daima V1 ile kullanılırlar. Iki model kesinlikle yan yana kullanılmaz. Örnekler; They can accomplish the project in time. Onlar zamanında projeyi tamamlayabilirler.Güç, yetenek He may go abroad next year. O önümüzdeki yıl yurt dışına gidebilir. Tahmin Not “Can” ile “May” yapısı olumsuz cümlelerde tamamen birbirinden ayrılır. I may go. Gidebilirim tahmin I may not go. Gitmeyebilirim tahmin I can go. Gidebilirim güç, yetenek I can not go. Gidemem güç, yetenek We are able to produce more goods. Daha fazla mal üretebiliriz. Güç, yetenek Accomplish gerçekleştirmek, tamamlamak, bitirmek, yapmak Produce üretmek Goods ürün, eşya, mal You must wait for us untill 5 o’clock. 5’ e kadar bizi beklemelisin. Zorunluluk söyleyenden You have to brush your teeth three times a day. Günde üç defa dişlerini fırçalamalısın. Zorunluluk dışardan Turkey should put emphasis on the production. Türkiye üretimine önem vermelidir. Nasihat var. Put Vermek, koymak, yerleştirmek. Not Eğer herhangi bir modal, yukarıda belirtilen üç özelliğe uymazsa veya kullanımında bu özellikler eksikse o zaman “semi modal” olur. “Be able to ve Have to” gibi. Örneklerde de görüleceği gibi bunlar çekime de girer; başka modallar ile de kullanılabilirler. He must be able to resign. O istifa edebilmelidir. The minister must be able to confess everything. Başkan her şeyi itiraf edebilmelidir. Confess itiraf etmek. Not Görüldüğü gibi iki modal bir arada kullanıldığında önce tam modal sonra semi modal yazılır. Çeviri yaparken de önce semi modalın anlamı söylenir. A child should be able to walk when he is 7 month. Bir çocuk, 7 aylık olduğunda yürüyebilmesi gerekir. He may have to resign upon corruption. O istifa etmek zorunda kalabilir. A teacher must be able to travel. Bir öğretmen seyahat edebilmelidir. We may have to give up the project. Projeden vaz geçmek zorunda kalabiliriz. We must be able to see him tomorrow. Onu yarın görebilmeliyiz. He may have to explain the events. O olayları açıklamak zorunda kalabilir. Present Past Future Can Could - May Maight - Be able to was / were able to Will be able to Must - - Have to Had to Will have to Should - - Ought to - - Future formu olmayan modalların present formu future anlamında Türkçe’ de olduğu gibi kullanılırlar. Modal’ ların Past ve Future Kullanımlarının Özel Anlamları Could – Was / Were able to Kullanımı Could, ...e biliyordu. geçmişte yapılmış sürekli olaylar için kullanılır ve içinde bir “yor” anlamı gizlidir.Could not ile Couldn’t kullanımlarının anlamları birbirinden farklıdır. Bunları sonraki derslerimizde öğreneceğiz. Yazı dilinde kısaltma yapmak uygun değildir. Was / Were able to, ...e bildi geçmişte yapılmış bir tek olay için kullanılır. We could see each other. Biz birbirimizi görebiliyorduk. Each other each = her bir, other = diğeri. Each other her bir diğeri = birbiri He could put aside some money when he was young. O gençken biraz para bir tarafa koyabiliyordu. We were able to see each other. Biz birbirimizi görebildik. He was able to recognize the corpse. Cesedi teşhis edebildi. Recognize tanımak, teşhis etmek Corpse ceset I was able to attain my goal. Ben amacıma ulaşabildim. Goal amaç To attain ...e ulaşmak Attain kelimesinin kökü olan “tain” KPDS için hayati önem arz eden bir sözcüktür. Aslı Latince olup, “tenere” dir. Tutmak anlamına gelir. Tain’den Ingilizce’de bazı kelimeler türetilmiştir. Şimdi bunları öğrenelim. Maintain Main, Latince’deki “mano”dan köken alır. Mano el anlamındadır. Dolayısıyla Maintain “elde tutmak, muhafaza etmek” anlamına gelir. Eş anlamlıları aşağıdadır. Sustain Continue Keep preserve Contain Con = beraber, Tain = tutmak. Contain, beraber tutmak = içermek, ihtiva etmek Retain Re = tekrar, yeniden. Retain, yeniden tutmak = ....e tutmak soyut anlamda, hafızada tutmak Detain göz altında tutmak. Pertain Per = için, Pertain, ...için tutmak = ilgili olmak. Obtain elde etmek, sağlamak. Attain ...e ulaşmak. “Amaç” kelimelerini de öğrenecek olursak; Goal, Aim, Purpose, End, Objective, Intention, Motive amaç Might’ın Kullanımı He might go home. O eve gidebilirdi. Gidebilirdi ama gitmemiş anlamını verir. May’ın Past ifadesi “Might”, geçmişte zayıf bir ihtimali belirtmek için kullanılır. Yani “may” kullanımına göre ihtimal daha zayıftır. Fazla yaygın bir kullanımı yoktur. Yan cümleciği olan ifadelerde zaman uyumunu sağlamak açısından “might” kullanımına gidilir. Must Must’ın Past formu olmadığı için geçmişte zorunluluktan dolayı yapılan bir eylemin zorunluluğunun söyleyenden veya dışardan kaynaklanması önemli değildir. Yani geçmişte yapılan bir eylem için zorunluluk ayırımı ve bundan dolayı Ingilizce’de farklı bir kullanım yoktur. Had to ...gerekti “Gerekti” anlamına gelir. Ilerdeki konularla karışmaması için bunun iyi öğrenilmesi gerekir. Geçmişte bir zorunluluktan dolayı yapılması gereken ve yapılmış eylemleri ifade etmek kullanılır. He had to sell his house. O’ nun evini satması gerekti. Borcu vardı veya komşuları iyi değildi vs. Ama bir zorunluluktan dolayı evini satması gerekliymiş ve evini satmış. Bu cümleyi “....gerekiyordu” diye çeviremeyiz. Çünkü evi satma eylemi olmuş bitmiş bir eylemdir. The Goverment had to punish the responsibles. Hükümet, sorumluları cezalandırmak zorunda kaldı. Punish cezalandırmak Responsible sorumlu Responsible for ...den sorumlu Responsiblility sorumluluk He had to give up scheme. O’nun projeden vazgeçmesi gerekti. Scheme şema, proje “Had to” yapısını olumsuz yapmak için iki yol vardır. Ikisi de aynı anlama gelir. Bu yapıda olumsuzluk gerektiğinde ikisinden biri kullanılabilir. 1. He had not to give up the scheme. Projeden vazgeçmesi gerekmedi. 2. He didn’t have to give up the scheme. !! !! !! We didn’t have accept their sanction. Onların yatırımlarını kabul etmemiz gerekmedi. We had not accept their sanction. Onların yatırımlarını kabul etmemiz gerekmedi. Sanction yatırım Accept kabul etmek “Will Be Able To” Kullanımı “....e bilecek” anlamındadır. Ingilizce’de, normalde “be able to” present kullanımı bir Future anlam da içermektedir. Bu özellik Türkçe’de de böyledir. Bu nedenle “...e bilecek” anlamına gelen “wiil be able to” ifadesi gelecekte yapılabilecek her durum için kullanılmaz ve özel bir kullanım şekli vardır. Yani “will be able to” gelecekte ilk defa yapılacak eylemleri ifade etmede kullanılır. After a few lessons, I will be able to drive a car. Birkaç dersten sonra araba kullanabileceğim. Bu cümleden, daha önce araba kullanmasını bilmediğim, dolayısıyla hiç kullanmadığım, aldığım derslerden sonra ilk defa araba kullanabileceğim anlaşılır. Will Have To “Gerekecek” anlamındadır. Sade ve zor olmayan bir kullanımı vardır. Next week, the Cabinet will have to fix salary rise. Hükümetin, gelecek hafta maaş artışlarını saptaması gerekecek. He will have to come. O gelmek zorunda kalacak. Fix tespit etmek, saptamak. Salary maaş Rise yükseliş, artış, zam. PERFECT MODALS Adından da anlaşılacağı gibi bu başlık altında modalların perfect kullanımını göreceğiz. Bu yapı, modallara “present perfect” yani “have + V3” eklenerek kurulur ve daha sonraki derslerimizde de detaylı olarak göreceğimiz gibi bu yapılar “Unreal” yapılardır. Modallar ile ilgili olarak daha önce anlatılanlar KPDS’ de sorulmayan detaylardı. Ama hem Perfect Modals konusuna hazırlık hem de temel modal bilgileri anlamında iyi öğrenilmelidir. KPDS sınavında modal konusundan asıl olarak Perfect Modals yapılarından soru gelmektedir. Anlama, boşluk doldurma ve diğerleri gibi konularda da Perfect Modals’ tan soru gelebilir. Bu konu, hem karışık hem de KPDS için önemli olması nedeni ile dikkatle çalışılmalı ve iyi öğrenilmelidir. Ayrıca başka kaynaklarda çok karışık bir şekilde anlatıldığı için kursta konu bittikten sonra başka kaynaklardan bakılmalıdır. Must Have to Should + Have + V3 = Perfect Modals Unreal Yapılardır. Ought to Perfect Modals kullanımlarında “Must + Have V3” ifadesi diğerlerinden ayrılarak farklı anlam yüklenmiştir. Must + Have V3 Must + Have V3, “....mış olmalı” anlamına gelir. Bu yapı geçmişe yönelik güçlü bir tahmin için kullanılır. Örneğin, biri girdiği sınavdan sonra neşeli görüldüğünde “sınavı iyi geçmiş olmalı” deriz. Burada geçmişe yönelik güçlü bir tahmin yapıyoruz. Bizi bu güçlü tahmine götüren delil de sınavdan çıkanın neşeli olmasıdır. Dışarı çıkarsınız yerler nemli, “akşam yağmur yağmış olmalı” dersiniz. Yine iyi derecede Ingilizce konuşan biri için “Ingiltere’de öğrenim görmüş olmalı” deriz. Örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan “Must + Have V3” ün geçmişe yönelik güçlü tahminlerde kullanıldığını bilmektir. The roads are wet, It must have rained last night. Yollar nemli, dün gece yağmur yağmış olmalı. She speaks German fluently, She must have studied in Germany. O Almanca’yı akıcı bir şekilde konuşuyor, Almanya’da öğrenim görmüş olmalı. Have to + Have V3 = Should + Have V3 = Ought to + Have V3 “....mış olmalıydı” veya “gerekirdi” anlamındadır. Her üç kullanım da aynı anlamdadır. Geçmişte yapılması gerekli ama yapılmamış olan eylemler için kullanılır. Örneğin, biri sınava iyi hazırlanmış ama sınavı geçememiş. Bu durumda “geçmiş olmalıydı” deriz. Ingilizce’de bunu söylemek için yukarıdaki üç yapıdan birini kullanırız. En sık kullanılan “Should + Have V3” yapısıdır. Yukarıdaki açıklamada da geçtiği gibi, “....mış olmalıydı” veya “gerekirdi” diye bu yapıları çeviriyoruz. Yani geçmişte olması gerekli fakat olmamış eylemleri bu şekilde ifade ediyoruz. Bu yapıların “gerekirdi” anlamı ile daha önce öğrendiğimiz “Had to = Gerekti” anlamı karışıklık yaratıyor. “Had to = Gerekti” ifadesi ise, geçmişte yapılması gerekli ve yapılmış olan eylemler için kullanılır. Yani “gerekirdi” ifadesi ile “gerekti” ifadesini karıştırmamak gerekir. Bu nedenle KPDS için çok önemli olan bu konuyu dikkatle çalışmak ve iyi öğrenmek gerekir. The Goverment should have taken the nessesary steps. Hükümet gerekli önlemleri almış olmalıydı Step adım, önlem. He study hard ; he should have passed exame. O sıkı çalışır; sınavı geçmiş olmalıydı. It is too late. My father shpuld have called up so far. Çok geç oldu. Babam şimdiye kadar aramış olmalıydı. You shouldn’t have shouted at me. Bana bağırman gerekmezdi. The Goverment should have punished the responsibles. Hükümet, sorumluları cezalandırmalıydı. We ought to have warned them. Onları uyarmamız gerekirdi. We had to warn them. onları uyarmamız gerekti. Could + Have V3 “...mış olabilirdi” veya “....e bilirdi” anlamındadır. Güç, yetenek anlamında, geçmişte yapılabilecek ama yapılmamış eylemleri ifadede kullanılır. Our Goverment could have improved our standarts. Hükümetimiz, standartlarımızı geliştirebilirdi. Improve geliştirmek, iyileştirmek Bu cümleden, Hükümetin standartları geliştirme gücüne sahip olduğunu fakat bu geliştirmeyi yapmadığını anlıyoruz. They could have coused a crisis of confidence. Bir güven krizine yol açabilirlerdi. Confidence güven Couse ... e sebep olmak Might + Have V3 “...mış olabilirdi” veya “....e bilirdi” anlamındadır. Fakat burada ihtimal anlamı vardır. Aslında geçmiş bir olayın olasılığı olamaz ama Might + Have V3 kullanımı genelde geçmişte tehlike arz eden durumlarda kullanılır. Bu kullanım daha sonra Unreal yapılarda detaylı incelenecektir. She might have fallen down. O düşebilirdi. She might have killed her husband by mistake. Yanlışlıkla kocasını öldürebilirdi. Mistake yanlışlık, hata Kill öldürmek Böylece Modal olarak temel kullanımları görmüş olduk. Gördüğümüz bu temel kullanımların dışında geniş bir şekilde modal kullanım varyasyonları da vardır. Ana kullanımları öğrendikten sonra karşılaşacağımız bu varyasyonları da çözebiliriz. Örneğin He was ill this morning. He may have gone home. O bu sabah hastaydı. Eve gitmiş olabilir. “...mış olabilir” yapısı daima olasılık bildirdiğinden bu yapıda May + Have V3 yapısında “Can” kullanılamaz. Yani Can + Have V3 şeklinde bir kullanım Ingilizce’ de yoktur. Ama olumsuz ve soru yapısı vardır. Such a man can’t have done that. Böyle bir adam bunu yapmış olamaz. Örnek Model Cümleleri He may have been waiting for us. O bizim için beklemekte olabilir. He may have resigned. O istifa etmiş olabilir. They must be studying now. Onlar çalışıyor olmalı. She must have been developing a new method. O yeni bir metot geliştirmekte olmalı. He was able to see his boss. O patronunu görebildi. He has been able to see his boss. O patronunu görebilmiş. He had been able to see his boss. O patronunu görebilmişti. The two sides, could have resolved the dispute. Iki taraf anlaşmazlığı çözebilirlerdi. Unreal yapı olduğu için cümle olumlu görülmesine karşın olumsuz anlamdadır. Resolve çözmek bir problemi, bir sorunu... Solve çözmek kimyasal anlamda Settle halletmek Pute, Latince kökenli bir kelime olup, “Putare” den gelir. “Putare” hesaplamak, düşünmek anlamındadır. Genelde bu kelime kökünün anlamına göre türevleri çevrilir. Dispute dis = olumsuzluk, pute = düşünmek, Dispute = anlaşmazlık, tartışma Compute com = beraber, Compute = beraber düşünmek, Computer Bilgisayar. Repute tekrar düşünülen, ün, şöhret. Impute suçlamak, itham etmek I should have turned down their proposal. Önerilerini ret etmiş olmalıydım. She has to have sold her car. O arabasını satmış olmalıydı. They ought to have submitted their report. Onlar raporlarını sunmuş olmalıydılar. Submitte sunmak We had to sell all our properties. Tüm mallarımızı satmamız gerekti. Property mal, mülk, eşya. People shouldn’t have exalted the statue of computers. Insanların bilgisayar statüsünü yüceltmeleri gerekmezdi. Exalt yükseltmek, övmek, yüceltmek. He shouldn’t have revealed my secret.Sırlarımı açığa çıkarması gerekmezdi; ....çıkarmamalıydı. Reveal açığa çıkarmak, göstermek, açıklamak You oughtn’t to have said all these to him. Bunların tümünü ona söylemen gerekmezdi. We had to discharge this patient. Hastayı taburcu etmek zorunda kaldık. Discharge taburcu etmek. We must have seen him. Onu görmüş olmalıyız. Can ile olumlu perfect modal yapılamaz. “Can + Have V3” yapısı yoktur. Yani; He can have said this şeklinde bir cümle kuramayız. Ama olumsuz yapıda olabilir. “Can’t + Have V3” şeklinde cümle kurulabilir. Örnek verecek olursak; She can’t have killed her friend. O arkadaşını öldürmüş olamaz. They should have considered hte offer. Öneriyi düşünmüş olmalıydılar. He must have gone. O eve gitmiş olmalı. He may not have brought it. Onu almış olmayabilir. She may not have passed the exam. O sınavı geçmiş olmayabilir. He is able to realize his goal. O amacını gerçekleştirebilir. He was able to realize his goal. O amacını gerçekleştirebildi. He had been able to realize his goal. O amacını gerçekleştirebilmişti. We could have passed the exam. Sınavı geçmiş olabilirdik. We might have had an accident. Kaza yapmış olabilirdik. Ya kaza yapsaydık olarak da çevrilebilir. Inilizceyi Ingiltere’de öğrenmiş olabilirdik. We could have learnt English in England. Evimizi satmamış olabilirdik. We could not have sold our house. Sen ayağını kırmış olabilirdin. You might have broken your leg. He had to reject salary rise. Maaş artışını ret etmesi gerekti. Ject atmak, fırlatmak anlamındadır. Latince kökenli olup, Ingilizce’ye “ject”, Fransızca’ya “jet” olarak geçmiştir. Türkçe’de, Fransızca’dan geldiği için “jet”uçak olarak kullanılır. KPDS için önemli bir kelimedir. Türevleri ile birlikte çok iyi bilinmesi gerekir. Inject In = içine, ject = atmak, Inject = içine atmak, enjekte etmek, iğne yapmak Reject Re = yeniden, Reject = yeniden atmak, ret etmek Eject dışarıya doğru atmak. teyplerde vardır. Object ...e atmak, itiraz etmek, karşı çıkmak. Project Pro = ileriye, ...nın yerine, Project = ...nın yerine atmak, tasarlamak. The committe members could have given more concession. Komite üyeleri daha fazla ödün verebilirlerdi. He ought to have provided us with more accurate data. Bize daha doğru bilgiler sağlamış olmalıydı. Provide temin etmek, sağlamak. Önemli bir kelime ve KPDS’ de de sorulmuş önemli bir özelliği var. Eğer “provide”, sonrasında sağlanan nesne belli ise, “with” ile geçiş yapar. Yukarıdaki cümlede sağlanan şey “daha doğru bilgi”dir. Yani nesne belli olduğu için “with” ile geçiş yapmıştır. Provition teminat Accurate doğru. “cure = tedavi “den köken alır. Accuracy doğruluk Accuratly doğru bir çekilde Inaccurate yanlış Inaccuracy yanlışlık Inaccuratly yanlış bir şekilde Data veri. Latince aslı “Datum”dur. Latince’de sonu “m” ile biten kelimeler Ingilizce’ye geçince “a” ile sonuçlanırlar. The Gaverment must have overcome the economic recession in Irak. Hükümet, Irak’ta ekonomik durgunluğun üstesinden gelmiş olmalı. Recession ekonomik durgunluk. Cocession ve Recession kelimeleri her bir KPDS’ sınavında en az 20-30 defa geçer. Bu nedenle çok iyi bilinmesi gerekir. Overcome üstesinden gelmek Diğer Modal’lar Had better ...se iyi olur We had better get up early. Erken kalksak daha iyi olur. Would rather / sooner yeğlemek, tercih etmek I would rather die than do it. Onu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim. Die ölmek Dead ölü Death ölüm We would sooner sell than rent it. Kiralamaktansa almayı tercih ederim. ****Not Eğer “would rather / sooner” formundan sonra bir cümlecik gelirse, bu cümleciğin zamanı mutlaka Simple Past’ tır. Bu özellik çok önemlidir ve KPDS’ de sorulmuş. I would rather that you remained at home. Evde kalmanı tercih ederim. S. Past I would sooner that you remained at home. Evde kalmanı tercih ederim. Simple Past “would rather / sooner” formunun ilk kullanımında, modal olduğu için hemen sonrasında V1 geliyordu. Burada ise, sonrasında “that” ile geçiş yapmış ve öznesi olan bir cümlecik gelmektedir. Bu cümleciğin zamanı mutlaka Simple Past olmak zorundadır. Karışık bir konu olduğu için mantığı daha sonra açıklanacaktır. Remain kalmak Used to ...irdi Geçmişte alışkanlık gereği yapılan olayları ifade ederken kullanılır. I used to smoke when I was at university. Üniversitedeyken sigara içerdim. Bu cümlede, söyleyenin şu anda sigara içmediği anlamı gizlidir. Ayrıca genelde “used to” yapısı “but ile geçiş yapar. I did not use to smoke. Eskiden sigara içmezdim. Did you use to smoke? Sigara içmez miydin? “Used to” yapısının olumlu ve sorusunda görüldüğü gibi “did” yardımcı fiilinden faydalanılır. Yardımcı fiil devreye girdiğinden “use” şeklinde birinci hale döner.Simple Past Tense’ nin özelliklerinden hatırlayınız. Gerçi bu tartışma konusudur. “used to” modal olduğu için direk “not” alabilir diyenler de vardır ve bu kullanım informal olarak kullanılmaktadır. Ama gramer olarak “used not to” kullanımı yanlıştır.“Used to” yapısının soru ve olumsuzunda doğru kullanım yukarıdaki gibidir. She used to gamble, but now she dosen’t. O kumar oynardı ama şimdi oynamaz. Did you use to play football. Futbol oynar mıydın? My father didn’t use to watch but now he is always before the screen. Babam izlemezdi ama şimdi daima ekranın önündedir. Screen ekran Gamble oyun, kumar Would ...irdi Geçmişte alışkanlık gereği yapılmayan olayları ifade etmek için kullanılır. Dare Cesaret etmek I Daresay Sanırım, Galiba May / Might as well Bari..........se Bu yapı genelde “might” ile kullanılır. You might as well come tomorrow. Bari yarın gelseydin. I Daresay Sanırım, galiba I daresay you are right. Sanırım haklısınız. Be Going To Gelecek zamanı ifade etmek için kullanılan bir kalıptır. Yakın gelecek diye de tanımlanır. En güzel ifadesi “geleceğe dair önceden planlanmış veya yakın zamanda olması kesin olan eylemleri ifade etmektir.” I will write his composition. Kompozisyonunu yazacağım. önceden planlanmamış. I am going to write his composition. Kompozisyonunu yazacağım. önceden planlanmış. Was / Were Going To Geçmişte yapılması düşünülüp yapılmamış eylemleri ifade etmek için kullanılır. Last night, we were going to visit you, but we had some guests. Geçen akşam sizi ziyarete gelecektik ama misafirlerimiz vardı. NEED “Need”, diğer modallardan farklı bir özelliğe sahip olduğu için en sona bırakıldı ve diğerlerinden ayrı olarak veriliyor. “Need” hem modal hem de esas fiil niteliğinde olmak üzere iki ayrı kullanıma sahiptir. Her iki durumda anlamı hemen hemen aynıdır. “ihtiyacında olmak, gereksinim duymak” anlamına gelir. Eğer modal olarak kullanılırsa daha önce söylenen üç modal özelliğini de taşıması gerekir. Esas fiil olarak kullanılırsa diğer fiiller gibi çekime girer. Bu özelliklerden yola çıkarak kullanımının modal mı yoksa esas fiil mi olduğu anlaşılır. I need learn English. Ing. Öğrenmem gerekir veya Ing. Öğrenmeğe ihtiyacım var. Görüldüğü gibi “need” den sonra fiil birinci halde, çekilmemiş ve başka bir modal yok. Bu özelliklere sahip olduğu için “need” burada modal olarak kullanılmıştır. Ama “need” modal olarak pek olumlu yapıda kullanılmaz. Genelde olumsuz yapıda modal olarak kullanılır. I needn’t go there. Oraya gitmem gerekmez. She needn’t study such a lesson. Böyle bir dersi çalışması gerekmez. Not “Need” sadece modal olarak kullanıldığında olumsuzluk eki olan “not” ı alır. Eğer esas fiil olarak kullanılırsa “not” almaz, bu görevi yardımcı fiil üstlenir. NEED’ in Esas Fiil Olarak Kullanımı I need to learn that. Şunu öğrenmeye ihtiyacım var veya Şunu öğrenmem gerekir. I need some money. Biraz paraya ihtiyacım var. I don’t need anything. Herhangi bir şeye ihtiyacım yok. She dosen’t need anything. Herhangi bir şeye ihtiyacı yok. She dosen’t need to resign. Istifa etmeye ihtiyacı yok veya Istifa etmesi gerekmez. “Need”in yukarıdaki kullanımında görüldüğü gibi modal özelliği yoktur. “Need” sahısa göre çekilmiş, sonrasında mastar veya nesne almış. Kısacası bir esas fiil işlevine sahiptir. She didn’t need to resign. Istifa etmesi gerekmedi. “Need” in Simple Past kullanımı, daha önce gördüğümüz “have to” modalının Simple Past kullanımı ile aynı anlamdadır. Yani yukarıdaki cümleyi; She didn’t have to resign She had not to resign. şeklinde de yazabiliriz. Bu özelliklerden dolayı Didn’t need = Didn’t have to diyebiliriz. “Need” esas fiil olarak tıpkı diğer fiiler gibi tüm zamanlar için çekilebilir. He will need to apply for that. Onun buna baş vurması gerekecek. She needn’t have studied. Çalışması gerekmezdi veya çalışmaması gerekirdi. She shouldn’t have studied. !! !! !! !! Yukarıdaki iki cümle arasında anlam farkı var ama çok önemli olmayan bir ayrıntıdır. Her iki cümle de “Çalışması gerekmezdi” diye çevrilebilir. *** “Need” modal olarak iki kullanıma sahiptir. Present Modal ve Perfect Modal olmak üzere. Needn’t ve Needn’t Have V3 Örnekler I needed to call off the match. Maçı iptal etmem gerekti. V1 almamış, mastar almış S. Pasta göre çekilmiş Olumlu yapıda kullanılmış. Bu özelliklerden dolayı modal değil; esas fiil olarak kullanılmıştır. Call seslenmek, telefon açmak. Call off iptal etmek. Syn “Cancel” Did thay need to warn you. Sizi uyarmaları gerekti mi? Esas fiil They needn’t spend so much energy on this project. Bu projede bu kadar çok enerji harcamalarına gerek yoktur, gerekmez. Present modal Have you needed to confees everything. Her şeyi itiraf etmeniz gerekmiş mi? esas fiil Confees itiraf etmek You needn’t have spoken to me that way. Benimle bu şekilde konuşman gerekmezdi. modal Speak to ...e ile konuşmak Way yol, biçim, yöntem, tarz ***Not Sınavlarda, özellikle “Need”in Perfect Modal’ı; çeviri, eş anlamını bulma gibi kilit noktalarda çok sorulur. She needn’t study harder, becouse her marks are high. Daha sıkı çalışmasına gerek yoktur. Çünkü notları yüksektir. present modal We don’t need your help. Yardımınıza ihtiyacımız yoktur. esas fiil. You needn’t have shouted at us; we are not deaf. Bize bağırman gerekmezdi; sağır değiliz. Perfect modal She needn’t have complained us. Bizi şikayet etmesi gerekmezdi. perfect modal. Son iki cümle “bize böyle bağırmamalıydın” şeklinde de çevrilebilir. Dikkat edilirse bu çeviri “ geçmişte yapılması gerekli ama yapılmamış” eylemleri ifade etmek için kullanılan “should + have V3 ve ought to + have V3 ” modallarının olumsuz kullanımı ile aynı anlamdadır. Bunu dile getirmesi gerekmezdi. She needn’t have expressed this. perfect modal. Yabancı dilimi değiştirmem gerekmedi I didn’t need to change my foraign language esas fiil Yarın gelmem gerekir mi? Do I need to come tomorrow. esas fiil. Yarın gelmem gerekmez mi? Needn’t I come tomorrow. present modal. Bir cümlede soru sözcüğü olduğu zaman where, what, who gibi need kullanmıyoruz. “Gereklilik” anlamı veren “should” veya “ought to” kullanılır. bu özellik sadece “need” için geçerlidir. Var olan bir duruma bir kanıt, bir dayanak bağlı olarak yaptığımız çıkarımlar/tahminler için kullandığımız modal yardımcı fiillerine “modals of deduction” denir; diğer bir deyişle “çıkarım modal’ları”. Bu fiiller yaptığımız çıkarımdan ne kadar emin olduğumuza ve yaptığımız çıkarımın olumlu ya da olumsuz olmasına göre değişmektedir. Bu yazımızda şimdiki zaman present time ile ilgili çıkarımlarda kullandığımız modal yardımcı fiillerine göz atacağız. Geçmiş zaman ile ilgili olan çıkarım modal’ları için Perfect Modals-1 yazımızı okuyabilirsiniz. 1 Must+V1 olmalı Bir şeyin doğruluğundan neredeyse emin olduğumuzda bu yapıyı kullanırız. Örnek She hasn’t eaten anything for hours. She must be very hungry. Saatlerdir hiçbir şey yemedi. Çok aç olmalı. Çıkarım modal’ları için var olan bir duruma bağlı yaptığımız tahminler ya da çıkarımlar demiştik. Verdiğimiz bu örnekte kişinin aç olduğundan neredeyse eminiz, çünkü var olan durum bu kişinin saatlerdir bir şey yememiş olması. 2 Can’t+V1 olamaz Bir şeyin imkansız olduğundan neredeyse emin olduğumuzda bu yapıyı kullanırız. Örnek She has just eaten a big burger. She can’t be hungry. Daha şimdi büyük bir burger yedi. Aç olamaz. Mevcut durum kişinin henüz yeni yemek yemiş olması ve bu duruma bağlı olarak yaptığımız çıkarım kişinin aç olma olasılığının ihtimal dışı olması. 3 May/might/could+V1 olabilir Bir şeyin olabileceği ihtimaline inandığımızda bu yapıyı kullanırız. Örnek I can’t find my purse, and I’m not sure where I left it. It may be at home. Cüzdanımı bulamıyorum ve nerede bıraktığımdan emin değilim. Evde olabilir. Mevcut durum anahtarın kayıp olması, ama güçlü bir tahminde bulunamıyoruz, çünkü nerede bıraktığımızdan pek emin değiliz. “May” yerine “might” veya “could” kullanabiliriz, anlam değişmez. 4 May not/might not+V1 olmayabilir Bir şeyin olmayabileceği ihtimaline inandığımızda bu yapıyı kullanırız. Örnek She hasn’t called me. She may not have my number. Beni aramadı. Numaram onda olmayabilir. Kişinin beni aramamış olmasına gösterebileceğim güçlü bir nedenim ya da çıkarımım yok. Yalnızca tahminlerde bulabilirim ve tahminlerimden biri numaramın onda olmayabileceği. Not-1 Genellikle yapılan hatalardan biri “must”ın zıttını “mustn’t” olarak kullanmaktır. Fakat çıkarım yaparken “must”ın zıttı olarak “can’t” kullanırız. Not-2 Çıkarım yaparken “may/might/could” yerine “can” kullanamayız. Not-3 “Might/could” geçmiş zaman için kullanılmaz; “may” ile tamamen aynı anlamdadır. Geçmiş zamanda kullanılan çıkarım modal’larını öğrenmek için lütfen ilgili yazımızı okuyun Perfect Modals-1 Not-4 Dikkat etmeniz gereken diğer bir nokta ise “may/might/could”un zıttı olarak “may not” ve “might not” kullanılabiliyor, fakat “could not” kullanılamıyor olmasıdır. Çıkarımlarımızı “progressive” yani “continuous” olarak yapmak istersek modal fiilimizle birlikte “to be+V+-ing” -yor olmalı kullanmalıyız. Örnek - She didn’t answer my call. She must be sleeping. Telefonu açmadı. Uyuyor olmalı. - It’s 1 o’clock in the afternoon. She can’t be sleeping. Saat öğleden sonra 1. Uyuyor olamaz. - I don’t know where she is. She may be reading a book in her room or she may be sitting in the garden. Nerede olduğunu bilmiyorum. Odasında kitap okuyor olabilir ya da bahçede oturuyor olabilir. - I don’t know her very well. She may not be telling the truth. Onu çok iyi tanımıyorum. Doğruyu söylemiyor olabilir. We can use certain modal auxiliary verbs to make deductions, to make guesses based on known facts. We can make deductions about the present 'Where's Joanna?' 'She's not here. She must be in the kitchen.' We can also make deductions about the past 'How do you think the burglar got in?' 'He must have climbed through the window.' We use different modal axiliary verbs depending on how strong our guess is He must be in the kitchen. - Very sure - 99% He can't be in the garden. - Very sure - we think it's impossible - 99% He may / might / could be in his bedroom. We think it's possible - 50% to make guesses about the past, we use the same modals and add the auxiliary verb have. This is followed by the past participle of the main verb He must have climbed through the window. - Very sure - 99% He cant't have climbed through the window. - Very sure - we think it's impossible - 99% He may / might / could have climbed through the window. We think it's possible - 50% See also functions making guesses Uploaded byIdony David Hernández Muñoz 0% found this document useful 0 votes1 views3 pagesOriginal TitleModals of deductionCopyright© © All Rights ReservedShare this documentDid you find this document useful?Is this content inappropriate?Report this Document0% found this document useful 0 votes1 views3 pagesModals of DeductionOriginal TitleModals of deductionUploaded byIdony David Hernández Muñoz Full descriptionJump to Page You are on page 1of 3Search inside document Reward Your CuriosityEverything you want to Anywhere. Any Commitment. Cancel anytime.

modals of deduction konu anlatımı